11 Nisan 2011 Pazartesi

Bir Sarajevo / Saraybosna hikayesi....

Organizasyon işi çetrefilli bir iş...Kırkayak misali kolu-bacağı çok fazla.Her şey aynı anda sistematik olarak yürümeli ve çarklar doğru ve hızlı dönmeli ki başarı gelsin...Aksi takdirde olmuyor.

Geçen hafta iş için Saraybosna'ya gittim. 3 gün boyunca Saraybosna İş Forumuna katıldım. Amaç bizim burada yaptığımız Boğaziçi Bölgsel Ortaklık Forum'una bu sene hedef bölge olarak eklediğimiz Balkanlar üzerine kısa bir analiz yapmak ve bize kısmen benzer bir Forum'u genel hatlarıyla incelemekti.

Saraybosna 500,000 kişilik bir Başkent.Yani bir ucundan bağırdığınız zaman konum olarak iki dağ arasında olduğu için yankıdan diğer ucundan duyulabilen bir coğrafi yapısı var. Dolayısı ile lojisitik olarak organizasyon için mükemmel bir  yapıda olacağını zannediyorsunuz. Elbette bu değerlendirmeleri yaparken BosnaHersek'in savaş görmüş, büyük acılar geçirmiş ve Cumhurbaşkanlarının 1.gün açılış toplantısında söylediği gibi " biz savaşın sonunda sıfır noktasında değildik, sıfırın altındaydık " gibi bir durum içerisinde olduğunu hiç bir zaman unutmamak gerekiyor. 

Organizasyonun 1.günü Parlamentoda yapıldı. Saat 12.00 gibi bölge ülkelerden bakan yada başbakan yada Cumhurbaşkanı gibi isimler belli bir profesyonellikte ancak sakince fuaye alanına gelmeye başladılar..İlerleyen dakikalarda merdivenlerde bir uğultu ve kalabalık hissettim ve gayri ihtiyari döndüm...Yine gelen biri vardı ve herhalde dedim başka bir ülke Cumhurbaşkanı yada başbakanı geliyor ama hemen farkettim Türkçe konuşmaları, itişmeleri, soğuk ve rahatsız bakışları....Gürültü ve patırtıya bakılırsa sanki evsahibi geliyordu ama gelen T.C.Başbakan Yardımcısıydı. Yani yine kendimizi ve emperyal ruhumuzu gösterdik . Neyse bu arada etrafta hiç bir ikram yok, su bile. Toplantı saat 12.30'a doğru bir moderatör eşliğinde başladı.Ana masanın etrafı salon kadar kalabalık.Gelenler, geçenler, not verenler, fısır fısır konuşanlar...Solda ve sağda öbek öbek insanlar, etrafta ortalığı toplamaya çalışan güzel hostes kızlar. Bu arada etrafta yanlızca Boşnakça yazılı olduğu için hiç bir İngilizce yönlendirme panosu, açıklama vs. bulunmuyor. Açılış günü mekanı olarak Parlamentoda yapılan bir toplantının düzeneğinin daha ciddi olması gerekirdi. Devam edelim. Bu panel bölümü saat 15.45'e kadar devam etti ve konuşmacıların önündeki su şişeleri hariç en küçük bir ikram yapılmadı...Sonunda koşa koşa çıkıp yolun karşısındaki Mall'da bir şeyler içip yedim.

Akşam resmi açılış seremonisi, beni götüren taksicinin söylediğine göre, Saraybosna için önemli olan bir otelin ( Bristol Otel )  savaştan sonra ilk defa açılışına denk getirilmişti. Otel Suudi bir grup tarafından yenilenerek tekrar hizmete girmiş.Neyse saat 19.30 yazılan davetiyeye göre gittim.Herkes otelin ana kapısı önündeki kırmızı halıda bekleşiyor.Allahtan hava dışarıda durulabilecek yumuşaklıkta. Burada da yönlendiren kimse,bir yazı, herhangi bir kontrol vs yok. Yolda kırmızı halı var ama güvenlik görevlileri arada ikaz ediyor en arkadakileri araba geçecek dikkat edin diyerek.!!!!!!!!. Etrafta mahallenin sakinleri çoluk çocuk seyrediyor sanki sirk gösteride. Neyse seremoni tipik konuşmalar ile devam etti  ve kırmızı kurdele kesilerek içeri girdik. Davetiyede " İş Yemeği " yazmasına rağmen salonun kokteyl prolonje olarak düzenlenmesi tabii hemen dikkat çekti. Menü konusuna ertesi akşamda değineceğim.Bu arada dışarıda bizi seyreden mahelle sakinlerinin çocuklarını bir akç kere salonda koştururken gördüğümü söylemeliyim. Allahtan çok sevdiğim bir arkadaşımın anne-babasını gördümde gecenin geri kalan bölümü daha keyifli oldu.

Geldik ertesi güne Bu sefer toplantı Holliday Inn oteli salonlarında.Yönlendirme biraz daha doğru, yardımcı olanlar var ancak yine yeterli değil.Kahve aralarında su ve kahve ilk anda bitiyor ve yerine yenisinin konmasını beklemek ne demek. Bu tip toplantılar katılımcıları elbette yedirmek, içirmek, doyurmak için düzenlenmez ancak katılımcının rahatını sağlamak ve onun tekrar gelmesi için verilecek önemli havuçlardan bir tanesidir.  İlk gün yaşanan (headtable) konuşmacı masası önü ve yanı karmaşası 2.gün kendisini daha da ortaya çıkardı ve burası gezinti bölgesi gibi oldu. Ancak her 2 gün içerisinde verilen teknik hizmetlerin, sunum, projeksiyon, ses düzeni, ışık vs. gibi  olanakların bizim ülkede sağlananlardan çok daha üst düzeyde olduğunu da eklemek gerekir.En azından benim katıldıklarımda hiç bir ana aksama yaşanmadan sürdürüldü.

Bu arada en komik olan kısmıda geçmemek lazım: 1. gün malum Bakan bey var, TOBB Başkanı var, ITO başkanı var. Dolayısı ile etraf Türk katılımcıdan geçilmiyor. Her yerde Türkçe duyuyorsunuz. 2. ve 3.gün elbette üst düzey yetkililer programı doğrultusunda toplantıda yok ve etrafta Türk arıyorsunuz. Yani tam göstermelik bir katılım.Elbette bu işi ciddi olarak alan, katılımını, toplantısını ona göre yapan da var, onları tenzih etmek lazım.

2.akşam Saraybosna Valisinin yemeği vardı. Aynı otel, aynı salon ve aynı menü. Menüyü sıralamaya gerek yok ancak bu tip bir toplantıda davetiyeli bir "Vali Yemeği" nin ne olursa olsun gerek yemek çeşitliliği gerek mekan düzenlenmesi gerek karşılama vs.  olarak ayrıştırılması gereğini düşünüyorum...
Bu arada bizim çok çabuk alıştığımız sigara yasağı Bosna Hersek'tekilerin daha rüyalarında bile yok.Herkes her yerde  fosur fosur  sigara içiyor.

Son gün çok daha hızlı ve çabuk geçti.

Yapılan organizasyonu eleştirmek her zaman kolaydır ve hep yapılır. Düğünlere herkes şakır şukur gider ve eleştiremden çıkan neredeyse yoktur.Kimseyi memnun edemezsiniz. Ancak bu organizasyonun benim eleştirdiğim bazı noktaları gerçekten olmazsa olmazlardandı ve olmadı. Detaylar değil ana noktalar aksadığı için bunun eleştirisini yapmak yapılanlardan öğrenmek, tecrübe kazanmak ve sonraki dönemler adına çok önemli. Dolayısı ile nasıl kırk tane ayağın aynı anda ahenk içinde çalışması ile yürüyen kırkayak gibi organizasyonda bütün ana konuları ile aynı hızda ve aynı ahenkte yürümeli ki minimum eleştiri alsın...