22 Şubat 2012 Çarşamba

Katardan bir vize alma hikayesi...


Her ulkenin kendi gercekleri dogrultusunda uyguladigi bir vize sureci var. Biz Turkler bunu fazlasi ile yasiyoruz. Her ne kadar son donemlerde cesitli ulkeler ile vize surecleri kalksa yada daha az dertli hale gelse bile cogunlugu ile bu sureci yasamaya devam ediyoruz.Vizecilik diye bir meslek cikti bu yuzden.

Katar Turklere vize uyguluyor.Ister disaridan gelin ister bizim gibi oturma izni olanlari ziyaret edin her turlu durumda vize almaniz gerekiyor.Istenen evraklar asagi yukari ayni. Ancak farkli olan eger Katar'da oturma izniniz var ise aile uyeleri icin vizeyi buradan cikartiyorsunuz.

Gecen Aralik ayinda annem ve babam icin bu islemi yapmam gerekti.Her turlu evragi tamamladigimi dusunerek ve sahsen gitmeniz gerekir dedikleri icin sabahın bır köründe Gocmen Isleri Burosuna gittim.Sabahın körü dediğim saat bu arada 06.30.İçeride neredeyse 200 kişi falan var ve işin doğrusu çoğunluğu Katardaki işçi nufusunu oluşturan Hintli-Paki-Nepalli nüfüs. Tecrübesiz olduğum için aradan sıyırılıp derdimi anlatmam ve bir evragın eksik olduğunu anlamam 1 saat sürdü. Evrağı Doha'daki elçilikten onaylatmam gerektiğini söylediler. Bizim elçiliğin 1 sayfalık bir tercüme evrağı onaylaması 3  iş günü sürdü. Evrağı elçilikten bizim şöför teslim aldı ve tekrar Göçmen Bürosuna gittik. Bu arada tercümeydi, onaydı falan derken 1 tam hafta geçmiş oldu.Göçmen bürosuna bizim elçilik 09.00 da açıldığı için ancak saat 09.30 gibi gittik. Bu seferki durum dahada içler acısıydı ve muhtemelen içeride 300 kişi vardı. Neyse ben kuyruğa girip numara almaya çalışırken günün lafını duydum: Halas yani tamam. Meali bitti kardeşim bu sabahki başvurular lütfen öğlenden sonra gel...Göçmen Bürosu Doha'da ben AlKhor'dayım...30 dklık yol ama gün bitiriyor...Naparsın anne-baba gelecek yolu yok, tabiiki geleceğim.
Öğlenden sonra çok kararlı bir şekilde geldim...Bunu söylemekten utanıyorum ama beklemeye hiç niyetim yoktu ve bu vize konusu hemen bitirmek için her türlü rezilliği yapabilecek bir havadaydım. Neyse yine aynı hikayeyi yaşayarak numaramı aldım.Bir baktım ki benim sırama 196 kişi var...Yüzdoksan altı...Beklemenin imkanı sıfıra yakın...Bir hesapladım gişiler çok çabuk çalışsa dahi o anda çalışan 5-6 gişede en az 4-5 saat falan beklerim.İlk yaptığım gişelerin önündeki koltuklardan birine oturmak ve kendimi arkada bekleyen kalabalık gurubun gözüne alıştırmak oldu...Alışsınlar ki işlemleri aradan yaptırmaya çalışırken olay patlamasın...Neyse bir yolunu bulup çalışmayan bir gişideki memura ilk işlemleri yaptırdım.Elbette heryaşta hergün bir şey öğreniyor insan..Ben bitti oh ne güzel derken adamcağız bana " onaylatın geri getirin " dedi...Çöktüm.Onayı " Captain" veriyor. Adamın onayına giden evrak dağ kadar neyse bekle bekle bana sıra geldi ve
Captain soruyu patlattı: Sen Arapça biliyormusun ?
Ben:Yoo.
Captain :Eee nasıl böyle düzgün yazıldı bu belgeler ?
Ben: Üzümü ye bağını sorma demeyi aklımdan geçirirken bizim Captain sıradakileri düşünüp imzayı attı..
Bir baktım ki normal sıraya göre arada aşağı yukarı 60 kişinin filan önündeyim.
Tekrar bir zula bulup aradan halletmek gerekiyordu ki yaklaşık 15-20 dakika sonra yine sıra dışından bir punduna getirip Captain onaylı evrakları bir memurun önüne koyuverdim. Ama arkası bir mahşer kalabalık ve akşam oluyor. Memur bir tanesini inceledi diğerine baktı ve kalktı. Tamam dedim bir terslik var.Neyse ki adamcağız benim bir evrağın fotokopisini çekmeye gitmiş.Benim tercüme ettirip onaylattığım evrağı bakmadan bana geri verdiğini söylemeliyim. Neyse her iki başvuruyuda  bitirdi ve 3 gün sonra sistemden indirebilirsiniz dedi.Teşekkür ettim ve çıktım.

Çıkarken sırayı kontol ettiğim zaman 107 kişiyi atladığımı ve 1 saat 10 dakikada işi bitirdiğimi gördüm.
Eve dönüp İlkay'a durumu anlattığım zaman bana milletin hakkını yediğim için bol bol söylendi ama gerçekten o kalabalık içerisinde 30 kere aynı durumda kalsam yine aynı şeyi yaparım. (Bu arada İlkay 10 gün önce annesi için vize çıkarmaya gitti ve işi 20 dakikada bitti.Bundan sonra bizim ailede vize işlerinden sorumlu bakan İlkay). Gerçekten başvurudan 3 gün sonra annem ile babamın vizeleri sistemden çıktı. Sorunsuz geldiler ve çok keyifli bir Katar seyahati yaptılar.

7 Şubat 2012 Salı

Aile ne demek bir kere daha ogrendik...


Blog yazmaya karar verdigim zaman kendi kendime verdigim ilk soz bu yazilari olabildigince guncel ve sade bir dilde yazmak ve gereksiz her turlu ukalaliktan kacinmakti. Ayrica hayat zaten o kadar dert ile dolu ki birde ustune dert dolu, uzuntu dolu yazilar yazmamakti. Zannediyorum bugune kadar kendime verdigim bu sozu tuttum.Umarim sizlerde ayni sekilde dusunuyorsunuzdur.

Hayatimizin her doneminde karar aliyoruz, karar veriyoruz ve belli bir oranda kendi kaderimizi yaziyoruz. Onumuze alternatifler cikiyor ve biz birini secip belkide hayatimizin yonunu tamamen degistirerek kendimize yeni bir duzen yaratiyoruz...Bizim Katar'da calisma ve ailece yasama alternatifinin onumuze cok farkli bir donemde cikmasi ve gercekten yonumuzu degisik bir yone dogru cevirmesi gibi.Isin dogrusu 6 aydir yasadigimiz bu ulke icin iyikide cevirdi diyoruz.

Yasadigimiz her yeni tecrube belli bir zaman icerisinde olgunlasiyor ve bize yeni seyler ogretmeye basliyor.Aileden uzak 3 basimiza bu ulkeye geldigimiz zaman sudan cikmis baliga donmustuk isin dogrusu.Her ne kadar aile kadar yakin dostlarimiz olsada ailenin yeri farkliymis bunu tekrar anladik. Duzenimizin oturmasi, hayatimizin sekle girmesi falan derken ilk gelenler annem ve babam oldu. "Biz 1 ay kalacagiz" dediklerinde sasirdim ama cok sevindim. Katar Turklere hala vize uyguluyor.Alandan alinan vize kisa turist vizesi.Yani belli kolaylilklari var ama uzun kalacaklari icin vizeyi Katar'dan ben onlar icin aldim.Vize alma hikayesini ayri bir zamanda anlatacagim.

Annem ile babamda ozellikle Leyla ozlemi doruk yapmis.Teknoloji sagolsun hergun Tango yada Skype ile birbirimizi gorerek konussak dahi insanin yaninda olmasi cok baska bir duygu.Alanda bir sevgi yumagi olduk, Leyla annemi ilk 3-4 gun birakamadi bir saniye bile.Yapisik yasadilar.Isin dogrusu yasadigimiz yeri ve ortami gormek iclerini fazlasiyla rahatlatti.Ne olursa olsun bilmedikleri bir yer ile gorup yasadiklari bir yer hakkindaki fikirleri fazlasiyla hatta tamamiyla degisti.Ilkay elbette ozellikle iste oldugumdan dolayi benden cok daha fazla vakit gecirdi annemler ile.Evimiz birden daha gurultulu ve senlikli hale geldi. Evde daha az zaman geciriyorduk annemler ile daha cok oturduk. Isin dogrusu 6 ayda nereye gidip gorduysek ve begendiysek neredeyse hepsini annemler ile bir daha yasadik. En cok etkilendikleri Leylanin okulu, State Mosque \ Devlet Camisi ve The Pearl oldu. Ayrica Ocak ayinda Istanbulun kardan bunaldigi ve nefes alamadigi gunlerde Hint okyanusunun kenarinda piknik yapmak pek hoslarina gitti. 45.evlilik yıldönümlerini hepbarber Katar'da kutlamakta hepimizi ayrıca keyiflendirdi. Annemlerin Leylaya bakmasından istifade, bizde Ilkay ile 1-2 aksam yalniz kacabildik.

Sayili gun ne kadar olursa olsun cabuk geciyor.Son 3-5 gun hepimiz hastaliktan dokulsek dahi cok keyifli ve bol hatirali bir 1 ay gecti.Annemler gıtmeden oncekı son gece ve sabah uzun zamandir olmadigi kadar bende bir tansiyon yaratti. Isin dogrusu gitmelerini hiç mi hiç istemedim ama buradaki hayatimizin boyle olacagida bir baska gercek.Birileri gelecek ve gidecek. Ilkay ile gidenlerin degil kalanlarin aslinda daha iclerinin burkuldugu konusunda hemfikir olduk.Annem Leyla alana gelsin istemedi ve evde son aksam cok soft bir gorusuruz merasimi ile bu sureci gecistirdik.Gercekten ugurlamalardan hep nefret ettim.

Sonucta annem-babam fazlasiyla mutlu,keyifli ve huzurlu olarak Turkiye'ye dondu. Bunu onlara yasatabildigimiz icin bizde onlar kadar sevindik. Aile ne demek bu yasta bir kere daha ogrendik.