6 Temmuz 2011 Çarşamba

Yarım bir adam..

Biliyorum bugünlerde gündem çok farklı ve yoğun ama aynı zamanda hayat akışında devam ediyor.Yolunuz Nişantaşı'na ve oradan da  Rumeli Caddesine düşerse eğer , İş Bankası Nişantaşı Şubesi önünden yavaşça geçin ve dikkat edin...Orada bir adam, aylardır yağmur-çamur demeden, soğuk-sıcak demeden yolda yürüyenlere alttan bakarak kağıt mendil, sakız vs satıyor. Alttan bakarak ne demek ki diyor olabilirsiniz. Bu çok anormal bir şey değil elbette ama bu adam yarım.Yani vücüdunun belden aşağısı yok.
Hiç kimseye sırnaşmadan, laf atmadan, duygu sömürüsüne girmeden, yüzünde her zaman temiz bir ifade ile hayatını kazanmaya yada en azından birilerine yardımcı olmaya çalışıyor. Etrafı her zaman tertemiz. Bankanın giriş kapısına yakın bir yerde yazın güneşten kapkara olmuş yüzü ile işini yapmaya çalışan adamı göreceksiniz. Hikayesini bilmiyorum muhtemelen hüzünlü bir geçmiştir ama beni inanılmaz etkiliyor.Geçen gün elinde cep telefonu vardı ve aklımdan " bu şehirde bir sürü soysuz var bu adamadan telefonunu çalmaya kalksalar ne yapabilir" diye düşündüm.Hiç bir şey ancak bağırabilir.

Çok standart bir ifade ama hayat gerçekten fazla kısa. Özellikle anne-baba olanlar için süpersonik bir hızla geçiyor. Dolayısı ile içinde bulunduğunıuz her durumdan dahada kötüsünü yaşayanlar çok uzakta değil, günlük hayatımızın içinde, yanıbaşımızda diye düşünüyorum. İnanın yada inanmayın ama içinde sağlıkı yaşadığımız bu hayata her an şükretmek ve maksimum keyif alarak yaşamak önceliğimiz olmalı.

Nişantaşındaki ve benim her gün gördüğüm bu adam, hayata içinde bulunduğu sıkıntılı duruma rağmen sarılımış ve şükrederek yaşıyor. Hepimizin muhtemelen bildikleri vardır kendi çevresinde ama bu örnekler bir çok açıdan bence bize örnek olmalı.