6 Haziran 2011 Pazartesi

Yıllar sonra Saint Benoit'da Leyla ile bir öğlenden sonra..

Yıllar sonra geçen Cumartesi günü okulum St Benoit'nın Pilav Günü'ne gittim .
Oldum olası şu " Pilav Günü " ifadesini hiç sevmem. Özellikle pazarlama iletişimi gözüyle baktığım zaman ayrıştırıcı bir özelliği olmadığını ve standart bir anlam taşıdığını düşünürüm.
Nedendir bilinmez ama bir çok okulda bu isim altında buluşur.

St Benoit herkes için farklı bir anlam ifade edebilir. Kimileri sever, kimileri sevmez kimileri nefret eder ama benim için - 9.sınıfta 2 dersten ikmale kalıp sonrada sınıfta kalmış olmayı başarmış olsam dahi - hep güzel anılar ile hatırladığım bir dönem olmuştur.1979-1988 arası her sabah 06.30'da Etiler'den Karaköy'e otobüs ile eğlenerek gidip gelmek bugünün çocukları için anlaşılmaz gelebilir ama o dönemin gerçekleriydi bunlar. 

Special 1 veya Hazırlık 1 de Türkçe konuşmamız yasaktı ve konuşurken yakalanan tüm gün ceza olarak bir paslı anahtar tutardı elinde. 
Okulun son din adamı müdürü olan Yves Danjou, İsmet Bilgen, Lalehan Seçkin, Taniz Oralbi, Joseph Edisel, Rejis Medici, Jean Claude Haydu, Basil Hannopoulo,Dora Behiri, Anne Marie Cagnon,,
Hélene Cassin, Ara Kahyaoğlu, Kenan Burkut , Alberto Torreguitart, muhasebede Monsieur Ménadier ve kollukları ile André Tekel, sekreteryada Nadya Lokmagöz ve benim aklımda kalmayan bir sürü başka isim bu dönemde herkesin hatırladıklarındandır eminim. 
1981'e kadar-belki 1982-serbest kıyafet ile giderdik.1980 darbesi sonunda üniforma zorunluluğu geldi. Kız bölümü ile-galiba 1987 yılıydı-Vatikan'dan alınan onay ile birleştik.
Kapalı kapılar, mahzenler, dehlizler bir sürü hikaye vardı konuştuğumuz. Camdan gördüğümüz Abanoz Sokağı komşuları ise (???) ayrı bir heyecandı...

Her neyse Cumartesi günü ise Pilava Leyla ile gittim. Leyla 5 yaşındaki kızım. Bugüne kadar hep dışardan gördüğü ve merak ettiği okulumu bu sefer içeriden göreceği için pek heyecanlıydı. Mezun olduktan sonra ya 3 ya 4 defa uğradım ama çok uzun yıllardır ilk defa gidiyordum. 
St Benoit aynı eskisi gibi hem yeniyi hem eskiyi barındıran garip bir kültür.Uzun koridorlarda sıralanan sınıflarda son model tavandan sarkan projeksiyon makineleri ile white booard'lar var ama aynı koridorlarda belki 200 belki 300 senelik beyaz mermer ve eğri merdivenler, camlı dolaplarda tozlu ama çok tozlu antika telefonlar, büyük vitrinlerde dondurulmuş hayvanlar hala sizin önünüze çıkıyor. Yaşayan ve dünya ile entegre olmuş bir müze gibi sanki. Leyla açık olan bir-iki sınıfa girip öğretmencilik oynadı, şimdi yemyeşil olan üst bahçede şarkılar söyledi,bizim klasik mermer merdivende resimler çektirdi, avludaki yastıklar üzerinde uzandı, pilav yiyip ayran içti ve çok keyiflendi. Okulda asansör olmasına şaşırdı.Garip olan eskiden bana devasa görünen o koridorlar, merdivenler, sınıflar şimdi gerçekten çok normal boyutta geldi. Büyüdüğümüzün (!!!) bir işareti galiba.

St Benoit'da okurken ve sonrasında da hep aynı duyguyu hissettim. Diğer okullardaki bütünlük, birliktelik bizde hiçbir zaman tam ol(a)madı. Bazı dönemler yada sınıflar için bu geçerli olmayabilir ama bütüne bakacak olursak Cumartesi yine aynı şeyi gördüm. Binlerce insanı mezun etmiş Türkiyedeki en eski yabancı okulda en kalabalık katılımı yine son dönem mezunları yada  plaket verileceğini duyarak gelen 40 ve 60 yıl öncenin mezunları yapmıştı. Kendi dönemimden ise neredeyse hepsi erkek ama çok az sayıda sınıf arkadaşlarım vardı. Kızlar yine pek itibar etmemişlerdi bu seneki Pilava. Bu az katılımın nedenini her zaman için sorgulamışımdır. Ancak cevabını daha bulamadım.

Kısaca Leyla ile beraber gerçekten keyifli ve benim anılarım üzerine kurduğumuz ortak bir öğlenden sonra geçirdik. Yıllarca bol hardallı sosisli sandviç aldığım okul önündeki yaşlı ve hasta amcanın büfesinden bu sefer Leyla'ya dondurma aldık. Elbette artık başkası işletiyordu büfeyi. 
Leyla muhtemelen St Benoit'da okumayacak ama şimdiden okulla bir iletişim kurduğu kesin..

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Aydın, bir belgeselde "Rönesansta Medici Ailesi"ni izlerken aklıma renkli hocamız Rejis Medici geldi. Acaba şimdi ne yapıyordur, nasıldır diye çok merak ettim ve google arama motoruna Rejis Medici yazdım. Karşıma senin yazın çıktı. İyi ki de çıkmış. Keyifle okudum, eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akıncım teşekkür ederim.
      Daha aktaracak çok şey var ama insan unutuyor.
      Blog konusunda biraz tembelim ama arada seninki gibi mesajlar gelince mutlu oluyorum.
      Kendine iyi bak.
      Aydın

      Sil