12 Kasım 2012 Pazartesi

Biraz Disneyland az Paris....

Anne-baba olunca elbette tatillerde seyrini ve seklini degistiriyor.Bayram tatili Katarda da uygun zamana ve okulun ara tatiline denk gelince bizimde rotamiz Disneyland Paris oldu.

Katardan Fransaya gitmek ya Katar Havayollari ile direkt yada farkli havayollari ile aktarmali ucuslar ile oluyor.Sure assagi yukari 8 saatlik toplam bir ucus ancak aktarma yaptiginiz ulkeye gore degisiyor.Bizim tarihimize Amsterdam aktarmali KLM cok uydugu icin KLM ile gercekten cok rahat ve dakik bir ucus yaptik.Ancak Amsterdam Schiphol Havaalani o kadar buyuk bir alan ki indigimiz terminalden transfer yapacagimiz terminale yurumek yaklasik 20 dk surdu.Dolayisi ile herhangi bir aktarmayi kacirmamak icin bu sureyi iyi ayarlamak gerekiyor.Fransaya giris icin pasaport ve vize kontrolude Hollanda'dan yapliyor bu arada hatirlatmak lazim. Daha sonra yaklasik 1 saatlik bir ucus ile Paris Charles De Gaulle havaalanina indik ve direkt ciktik.

Her ne kadar hazirlikli gitmis olsak dahi Katar ile Fransa arasinda Ekim sonu Kasim basindaki sicaklikta yaklasik bir 20 derecelik fark vardi.Acikca soylemek gerekirse bana soguk hava iyi geldi.Charles De Gaulle'den otele gitmek cocuksuz olunca metro ile cok kolay ancak biz taksiyi tercih ettik.Istanbul haric hicbir buyuk sehirde benim karsi yakanin soforuyum bilmem abi muhabbeti olmadigi icin adresi verdigimiz sofor bizi 40 dakika da otelimizin kapisina birakti.Havaalani sehir arasi asagi yukari 40-60 Euroluk bir mesafe.Pariste taksi soforlerine 10%  kadar bir " pourboir\ bahsis' birakmayi unutmamanizida hatirlatayim. Saint-Benoit da okurken ilk hazirlik sinifi kitaplarimizda bile vardi bu.

Kaldigimiz Hotel Le Six ,Saint-Michel Bulvarinda tipik Paris yapisi eski bir bina ve butik bir oteldi. Ben Fransizca konussam dahi calisanlarin neredeyse hepsi Ingilizce biliyorlardi.Leyla oteli pek sevdi.Sabah erken giris yapmamiza ragmen odamiz hazirlandi ve Fransada cok alisik olmasanizda ikram kahvalti dahi verildi. Elbette kisa bir bavul acma merasimi ve dinlenmeden sonra kendimizi sokaklara attik.

Bir sehir bana gore yuruyerek gezilir.Ozellikle Pariste ya bol bol yuruduk yada bol bol metroya bindik.Metro 14 tane ana hatti olan bir sistemden  olusunca sehir icinde ve disinda here yere rahatlikla gidebiliyorsunuz. Ne trafik ne soguk sizi etkilemiyor. Leyla bile alisti ve ses cikarmaz oldu. Metro icin elbette 5 gunluk bir Paris Visite karti aldik.Bu gercekten cok cok yararli ve her seferinde yaninizda bozuk para tasimanizi gerektirmeyen bir kolaylik.Her metro istasyonundan alabilirsiniz.
Disneyland Parisin dogusunda.Metro ve RER kombinli bir yol ile gitmek mumkun.Asagi yukari 45-50 dakika suruyor ve Marne La Valle istasyonunda iniyorsunuz.Metroyu beklerken Leylanin hatirlatmasiyla yanlis tarafa gitmemek icin vagonun onunde-yaninda Micky damgasina baktik.Istasyon zaten Disneyland'in icine cikiyor. Hernekadar onceden on-line bilet almak mumkun olsada biz bileti giseden aldik ve macera basladi.Biletinizi gunluk yada 2 gunluk alabiliyorsunuz, tamamen size kalmis.

Bana bugun Disneyland bir kelime ile anlat diye sorarsaniz 'Kuyruk' soyleyecegim tek kelime olur.Her ne kadar bazi aktivitelerde on basvuru ile kuyruk beklememe imkaniniz olsa bile bu aktivitelerin sayisi o kadar az ki cok bir anlam ifade etmiyor dolayisi ile gun icerisinde zamanin buyuk bir bolumu kuyrukta bekleyerek geciyor. Biz gitmeden Leylanin istekleri dogrultusunda bir plan cizmistik ancak dogrusu iceri girince bu plan pek ise yaramiyor cunku tamamen kopuyorsunuz.
Disneyland 2 ana bolume ayrilmis: Disneyland Park ve Walt Disney Studios Park. Tercihiniz ne ise ona gore yoneliyorsunuz. Disneyland Park tam ama tam bir renk ve gurultu cumbusu. Cok buyuk ancak cok iyi tasarlanan ve icerisinde kaybolmayacaginiz bir alan. Disneyland Park 5 ana bolumden olusuyor: Main Street USA, Fantasyland, Frontierland, Adventureland ve Discoveryland. Hepside temalari ile ilgili bir oyun ve aktivite iceriyor.Gercekten bugune kadar cocukluktan beri hayatimizda olan karakterler ile ilgili kocaman bir dunyanin icerisine giriyorsun.Micky nin Leyla ile resim cektirme sahnesini ve Leylanin yasadigi soku hic unutmayacagim.


Hava cok soguktu ama harika bir gunes vardi ve aksama kadar icimizi isitti. Disneyland icerisindeki yemek olanaklari cok ama isin dogrusu ben kalitesinden pek memnun kalmadim. Kuyruklar ve beklemek restaurantlarda da mevcut ve elbette bu kadar kalabalik icin ne gibi bir kalite yaratilir o isin baska boyutu ama en azindan karninizi doyurabiliyorsunuz.
Walt Disney Studios Park ise baska bir hikaye.Hepimizin TV den bildigi diziler, setler, dizi karakterleri vs. bunlarla dolu bir mekan. Ancak bir nokta var ki soylemeden gecemeyecegim:Hollywood Tower Hotel.Yaklasik 30 dakika kuyrukta bekledik.Toplam aktivite 3-5 dakika surdu.Bunun 1 dakikalik bolumu benim hayatimdan muhtemelen 1 ayi goturdu. Gozlerimi kapattim,zaman gecsin ve buradan cikalim dedim.Detaylandirmayayim.Deneyin gorun....
Aksamuzeri Disneyland Park'ta tum karakterlerin arabalarin uzerinde yada yolda yurudugu bir kortej gecisi oluyor. Cok renkli, keyifli ve gercekten iyi tasarlanmis bir gosteri. Dilerseniz sizde kortejin sonunda peslerine takilip yuruyebiliyorsunuz. Bunu kesinlikle kacirmayin derim.

Tema pazarlama konusunda Amerikalilarin eline hic kimsenin su dokemedigini Disneyland Paris bana bir kere daha kanitladi.

Disneyland cikisinda aksam saat 20.30 du ve yine metroyla sehre donduk.
Eger sehir hayatini daha dogrusu sokak hayatini seven bir insansaniz Paristen keyif almamanin imkani yok.Her sokagi her kafesi ayri bir haz veriyor.Bir suru farkli nedenden seviyorsunuz bu sehri ama bu nedenlerde baska bir yazinin konusu olsun..



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder