17 Şubat 2011 Perşembe

İletişim ve Algıda Makyaj...

Çok fazla zaman olmadı.Zannediyorum geçen Aralık ayının son günlerine yakın bir zamanda Türkiyede özellikle danışmanlık alanında tanınan ve itibarı yüksek bir şirketin yönetici ortağından bir e-posta aldım..Yapmış olduğum başvuru sonucunda benimle görüşmek istediğini belirtiyor ve bunun mümkün olup olmadığını soruyordu..Elbette sevindim ve tabii ki dedim. İlk şoku görüşme yeri için gelen maili görünce yaşadığımı söyleyebilirim: Hepimizin bildiği son dönümlerin popüler " kahve " mekanlarından birinin Bebek şubesi..Sabah 08.30. İşin doğrusu 17-18 senedir profesyonel hayattayım ve defalarca iş görüşmesine gittim ve iş görüşmesine çağırdım..İlk defa kurumsal bir mekan harici iş görüşmesi yapacaktım.. Eşim benden çok şaşırdı bu işe..Ancak elbette benim doğrum mutlak doğru olmadığı için başka doğruları da rasyonel olarak kabul ediyorsunuz hayatta, özellikle iş hayatında............"Algı gerçektir" der Ali Saydam ve çok doğrudur..Neyse işin daha komik yanı ne ben karşı tarafı tanıyorum nede karşı taraf beni tanıyor...Biraz zorlandıktan sonra birbirimizi bulduk ve tanıştık..Ve görüşmemiz başladı..

İtiraf etmem gerekir ki beklediğimden daha profesyonel ve samimi bir görüşme oldu.1,5 saatlik bir görüşme sonucunda bu iş için kısa listede olduğumu öğrendim.. Şoklar devam ediyordu..Bir görüşme ile kısa listeye kaldığım ilk iş buydu herhalde.Görüştüğüm yönetici ortak benim on-line bir kişilik testi doldurmam gereğini ve en kısa zamanda Genel Müdür olan diğer yönetici ortak ile buluşturacağını söyledi.Test hemen geldi ve bende hemen doldurdum.Gerçekten 2-3 gün içerisinde arayarak bana uygun olan zamanı söylediler ve bu sefer ofislerinde bir görüşme yaptık..Kurumsal bir ortamda ancak çok zorlama sorularla dolu egosu çok yüksek bir 1 saat geçirdim.Profesyonel hayatın gerçekleri olduğu için bunlara şaşırmamayı öğreneli çok oldu.Bundan sonraki süreçler dahada enteresan geçti.

3 hafta sonra bir Cuma günü saat 12.00 de bir e-posta geldi..Benden Pazartesi günü sabah saat 09.30'da hazır olmak üzere bir sunum rica ettiklerini ve saat 12.30'a kadar da günümü ayrımamı istiyıorlardı. Yazı dili İngilizce anlatım dili Türkçe ve yönetim takımına yapılacaktı.Artık şoklara alışmıştım ancak ne kadar profesyonel olursanız olun hiç tanımadığınız bir ekibe hiç bilmediğiniz bir konuda ve en önemlisi onların sizden çok daha iyi olduklarını düşündüğünüz bir konuda ahkam kesecektiniz.Ve bu işe alım süreci için kesilecek bir ahkamdı...Stress ve sıkıntı elbette Cumadan başladı...46 saatte değil sunum kampanya yaratıp bitirdiğimiz günleri hatırlayarak en net bir dil ile sunumu hazırladım.Pazartesi sabahı saat 09.30 da ofislerinde oldum.İlk görüşmeyi yaptığım IK dan sorumlu yönetici ortak beni karşıladı ve bir odaya aldı."Aydın Bey sizden 2. bir sunum rica ediyoruz.Konunuz şu, süreniz 2 saat, internet ve kahve burada..Flip Chart şurada, buyurun " dedi...Şok üstüne şok böyle olurdu herhalde...Bilmediğim bir konuda yine ahkam kesecektim..3 saatte 2 kere...Kafamı ve moralimi toparlamak allahtan çok çabuk halloldu ve işe koyuldum. 2 saatte Flip Chart için düzgün bir sunum yaptım ve sunumları sunum saati 11.30 geldi çattı... 5 kişilik Yönetim Ekibi ile tanıştık.Sunum benimde tercih ettiğim gibi soru cevap olarak devam etti ve daha interaktif bir hale geldi.50 dakikalık sunum için 15 dakikalık bir değerlendirme süresi oldu..5 kişi tek tek değerlendirme yaptı..Ne var bunda diyecek olabilirsiniz  ancak kazın ayağı pek öyle olmuyor...Daha doğrusu işi bilen olduğunu zannettiğiniz ve algısı çok başka nokatalarda olan bir şirketin bu şekilde bir süreç yaşaması / yaşatması pek anlamlı gelmiyor...Netice itibarı ile yönetim kademesi için olsa bile bu değerlendirmelerin kişilerin yanında yapılması bana göre bir tatminden öteye gitmiyor.

Ben yönetici olduğum hiç bir kurumda bu tip bir süreç yaşanmasını tavsiye etmedim ve bundan sonraki dönemlerde de edeceğimi zannetmiyorum.Bu değerlendirmeler kişilerin öğretici egolarını öne çıkardığı / çıkarmayı çalıştığı bir süreç oluyor.Hele birde çoklu bir juri durumu var ise..Objektif olmaya çalışan ancak sübjektiflikte yanına yaklaşılmayan insanlar haline dönüyorlar.Gözünün üstündeki kaş adedi niye 42 değilde 43 şeklinde yorumlar bile yapılabildiği için iletişim anlamında bit tutarlılık yada güven ortamı sağlanamıyor.Elbette hak yememek lazım benim tecrübemde tabii ki doğru tespitler ve yorumlarda vardı..Sonunda 2. sunumuda 25 dakika içerisinde sundum ve görüşme çok medeni bir ortamda sonlandı.

Sonuçta özellikle Türkiyede algılanan ile gerçek resim arasında o kadar derin uçurumlar var ki bunu her geçen gün dahada net görebiliyorsunuz..Bu yalnızca kurumlar için değil aynı zamanda kişiler içinde geçerli.Dışarıdan güven veren güçlü bir kurumun iş süreçlerinde yaşadığı yada yaşattığı işbilmezlikleri kabul etmek pek kolay olmuyor.Özellikle kurumlar için bunu söylemek mümkün.

Dolayısı ile makyaj yalnızca kırışıklıkları kapatmıyor..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder